21 Şubat 2011 Pazartesi

Tesadüfün Böylesi

Kuzencim, cumartesi seninle ve Ceni ile Pera müzesinden çıkınca doğruca Koci'min yanına koştum:) Malum haftaiçi hep Ankara'da olunca çok özlüyorum ve üstüne üstlük cumatesi planlarımız sebebiyle haftasonu bile biraraya gelememiştik henüz:(  Bunun üzerine o gece bir aşk filmi çok iyi giderdi:) AŞK TESADÜFLERİ SEVER...

Hemen planımızı yaptık ve tesadüf değil mi yine bizler gibi bir süredir ayrı şehirlerde bulunan bir çift olan Kocimin kuzeni ve eşi ile birlikte gittik. Gökçe, daha filme girmeden beni uyardı ve kağıt mendil temin edip filme girdik. Gerçekten filmi hepimiz çok beğendik iyi ki gitmişiz:)

Ama filmin daha başlarında öyle bir tesadüf gerçekleşti ki; daha kimse mendillerini çıkarmamışken, ben selpak elimde hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım. Küçük kızın dedesi ölüyordu ve o gün dedemin bizden ayrılışının 3. senesiydii, tesadüfün böylesi işte... ve ben tabii o sahneyi görünce, yerdeki tesbihe yakın çekim yapıldığı anda bırakmıştı gözyaşlarımı... Dedemi çok özledim, bak yine gözlerim doldu! zaman geçtikçe özlem daha da artıyor sanırım... Günün en en güzel tesadüfü ise kuzen Zeyno'nun bebeğininde aynı gün doğması oldu değil mi?

Canım, siz ne yaptınız o gün bu filme gitmeyi düşünüyordunuz, gittiniz mi?

15 Şubat 2011 Salı

Mısır Çarşısı Maceramız

Biliyorsun Mısır Çarşısı'nı ve Kapalıçarşı'yı çok severim. Uzun süredir gidemediğim için de çok özlemiştim oraları. Evvelki hafta annem de gelince hadi dedim hep beraber gidelim. Seni çağırdık ama gelmedin :P Ben de bulduğumuz ganimetleri yazayım da iyice aklın kalsın dedim.

O gün annem, Ceni ve ben sabahtan yollara döküldük. Öncelikle yatak odasına bir çamaşır sepeti istiyordum. Kirliler için değil de yıkanıp ütü bekleyen çamaşırlar için. Ütü yapmaktan nefret ettiğim için çamaşırlar yıkandıktan sonra iki haftada bir eve kadın gelmesini bekliyor. Bu sebeple şöyle büyükçe bir sepet alayım diye düşünüyordum. Ceni Koçtaş'ta falan bakmış ama pek içime sinecek birşey görememiş. Mısır Çarşısına girer girmez sepetçilerin olduğu sokağa saptık ve o dükkan senin bu dükkan benim gezmeye başladık. Günün sonunda 3 tane sepet beğendim aslında. Bir süre kararsız kaldım (doğal bir terazi burcu olarak) ama en sonunda ilk gördüğümüzü almaya karar verdik zira fiyatı diğerlerinin yarısı kadardı ve renk olarak da en çok içime sineni olmuştu. İşte sepetim, fiyatı da 25 TL :)



Sepetçiler, kozmetik depoları, çanakçılar, çömlekçiler derken benim her gidişimde uğramadan edemediğim Osmanlı Takı'ya da soktum bizim kızları. Annem başta biraz sıkılsa da bir süre sonra o da bizimle havaya girdi. Ceni ile kendimizi kaybettik resmen. Son elemelere kadar elimizde bir sepet dolusu takı vardı ancak ipi göğüsleyenler aşağıdakiler oldu.

Bunlar benimkiler;









Bunlar da Ceni'ninkiler; takımın küpesi de vardı ama foto çekerken onu unutmuşum :)




Takıların tümüne 110 TL verdik. Toplam 10 parça, yani parça başı 11 TL gibi düşünebilirsin. Süper değil mi? Ben yüzüklerden siyah taşlı olanı iş yerine taktım geçen hafta, nerden aldın diye sormayan kalmadı. Ben de her sorana fiyat tahminini sordum 40 TL'den aşağı söyleyen olmadı ama ben sadece 10 TL'ye aldım deyince herkes ben de ben de diye çıldırdı :) Gerçekten de oldukça uygun fiyata şık takılar alınabilecek iyi bir mağaza.

Bunlar dışında bolca baharat, mis gibi taze kahve ve bir sürü de ıvır zıvır aldık ama doğrusu uzun süre uzak kalınca tek sefer beni kesmedi, hava güzel olursa bu ya da bir sonraki hafta sonu yine gidesim var. Geçen sefer Kapalı Çarşı'ya kadar çıkamadık ama bu sefer oralara da gitmeyi hedefliyorum. Günlerce gezsem sıkılmam herhalde oralarda :)

Hadi bu sefer seni de götüreyim ;)